Book Now
Barla sadıklarından Mustafa Çavuş

Bediüzzaman Said Nursî’nin talebelerinden olan Marangoz Mustafa Çavuş, 1882 yılında Barla’da dünyaya geldi ve 2 Şubat 1939’da yine Barla’da vefat etti. Mezarı Barla Kabristanı’ndadır. 57 yaşında vefat eden bu zâtın esas ismi Hulusî Mustafa’dır. Çanakkale ve İstiklâl Savaşları’na katıldı ve gazi oldu. Hayatının on sekiz senesi askerlikte geçti. Barla yıllarında Bediüzzaman’ın yakın hizmetinde bulundu. Said Nursî’nin Barla’da zorunlu ikamete tabi tutulduğu yıllarda aile fertleriyle birlikte iman hizmetinde ciddî çalışmalar yaptı.

Marangoz Mustafa Çavuş’un hayatından kesitler sunmadan önce Isparta İlinin Eğirdir İlçesine bağlı Barla Kasabası (şimdi köy olmuştur) hakkında birkaç cümle ile de olsa bahsetmekte fayda vardır. Bediüzzaman Tarihçe-i Hayatı’nda şöyle vasıflandırır:

“Barla, Ehl-i îmanın manevî imdadına gönderilen Risale-i Nur Külliyatı’nın telif edilmeye başlandığı ilk merkezdir. Barla, millet-i İslâmiyenin, husûsan Anadolu halkının başına gelen dehşetli bir dalâlet ve dinsizlik cereyanına karşı, Kur’ân’dan gelen bir hidayet nûrunun, bir saadet güneşinin tulû ettiği beldedir. Barla, rahmet-i İlâhiyenin ve ihsan-ı Rabbanînin ve lûtf u Yezdanî’nin bu mübarek Anadolu hakkında, bu kahraman İslâm milletinin evlâtları ve âlem-i İslâm hakkında, hayat ve mematlarının, ebedî saadetlerinin medarı olan eserlerin lemean ettiği bahtiyar yerdir.” 1

Üstad Bediüzzaman Barla’ya sürgün edildikten sonra kendi durumunu ve köy halkından ileri gelenlerden Mustafa Çavuşu ve Muhacir Hafız Ahmet’i nasıl anlatıyor?

“Ben hem garip, hem misafirim. Benim istirahatimi temin etmek köyün borcu idi. Bu köy namına Cenab-ı Hak onu ve Mustafa Çavuş’u ve Muhacir Hafız Ahmed’i ve Abdullah Çavuş’u bana ihsan etti. Ben de Cenab-ı Hakk’a şükrediyorum. Bunlar, bana yüzer dost kadar kıymettar göründüler, vatanımı bana unutturdular. Gurbet ve misafirlik elemini bana çektirmediler. Bunların yüzünden ben, bu köyün hayatta ve vefat edenleriyle alâkadar olup, onlara her zaman duâ ediyorum.” 2

“Ben bu köyde ümit etmiyordum ki, benim en ziyade itimat ettiğim ve tam ahlâklarına ve diyanetlerine kanaat ettiğim Mustafa Çavuş, Süleyman Efendi gibi kardeşlerimi tenkit etsinler. Zannederdim ki, ben gittikten sonra, burada benim yerimde, bana ettikleri hürmeti onlara edecekler. Ümidim budur ki, köy halkının yüzde doksanı onların kıymetini takdir edecekler.” 3

Bediüzzaman Barla’da süren kuraklık esnasında yapılacak yağmur duâsına talebeleri arasında Marangoz Mustafa Çavuşu da bulundurur. Bu durum şöyle anlatılır: “Kuraklık zamanında, yirmi otuz gün içinde yağmur Barla’ya yağmamışken, Yokuşbaşı Çeşmesi yapıldığı bir zamanda menbaına yakın Üstadımız ve biz (yani, Süleyman, Mustafa Çavuş, Ahmed Çavuş, Abbas Mehmed ve sair kardeşlerimiz) beraber cemaatle namaz kıldık. Tesbihattan sonra duâ için elimizi kaldırdık, Üstadımız yağmur duâsı etti. Kur’ân’ı şefaatçi yaptı. Birden, o güneş altında, herbirimizin ellerine yedi-sekiz damla yağmur düştü. Elimizi indirdik, yağmur kesildi. Cümlemiz bu hale hayret ettik. O vakte kadar yirmi otuz gündür yağmur gelmemişti. Yalnız o yağmur duâsı ânında, duâ eden her ele yedi-sekiz damla düşmesi gösterdi ki, bunda bir sır var. Üstadımız dedi ki:

“Bu bir işaret-i İlâhiyedir. Cenab-ı Hak mânen diyor ki: Ben duâyı kabul ediyorum, fakat şimdi yağmur vermiyorum” demek sonra Sûre-i Yâsin şefaat edecek. Nitekim öyle olmuştur.” 4

Mustafa Çavuş, Bediüzzaman’ın gezilerine de katılmıştır. Bir gün Üstadıyla birlikte Çam Dağı’ndan Barla’ya dönerken, kuşların ve büyük bir kartalın kanat çırparak Üstadı yolcu ettiklerini, Üstadın da onlara mendil sallayarak selâmlaştıklarını, kuşların Çam Dağı’ndan tâ Barla yakınlarına kadar kendilerini takip ettiklerini anlatır. Bunları anlatırken Çanakkale gazisi Mustafa Çavuş’un, rikkate gelerek gözleri yaşla dolardı. 5

1939 yılının 2 Şubat’ında Rahmet-i Rahman’a tevdi edilen Mustafa Çavuş’u rahmetle yâd ediyor, Cenâb-ı Hak’tan onların şefaatlerine mazhar olmamızı diliyoruz.

Dipnotlar:
1- Nursî, Said; Tarihçe-i Hayat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s. 138.
2- Nursî, Said; Barla Lâhikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s. 129.
3- Nursî, a.g.e. s. 129.
4- Nursî, a.g.e. s. 121.
5- Şahiner, Necmeddin; Son Şahitler, c. 1, s. 307.

Mesaj bırakın